BAZI ÖNEMLİ YAPILAR

Bu dersimizde İngilizcede sık kullanılan bazı önemli yapılara değineceğiz. Şimdi bu yapıları örneklerle tek tek açıklayalım.

 

to wait for (tu weyt fo:)

‘’to wait’’ fiilinin Türkçesi ‘’beklemektir.’’ Şayet bu fiil bir şeyi veya bir kimseyi beklemeyi anlatmak için kullanılırsa ‘’for’’ edatı ile birlikte kullanılır.

They are waiting near the wall. (dey a: weyting niı dı: wo:l) : Onlar duvarın yanında bekliyor. (Bir şeyi, bir kimseyi bekleme anlamı yok)

They are waiting for Doris. (dey a: weyting fo: 'doris) : Onlar Dorisi mi bekliyorlar. (Birini  bekleme anlamı var)

I am waiting for the teacher. (ay em weyting fo: dı: ‘ti:çı) : Öğretmeni bekliyorum.

Are you waiting for Amy? (a: yu: weyting fo: 'eymi) : Amy'yi mi bekliyorsun?

Benjamin waits for his father. ('bencımin weyts fo: hiz ‘fa:) : Benjamin babasını bekler.

He waits for the bus. (hi: weyts fo: dı: bas) : O (erkek) otobüsü bekler.

 

out of (aut ov)

Sözlükte ‘’dışarı, dışarıya, dışarıda’’ anlamlarına gelen ‘’out’’ edatı ‘’of’’ edatı ile birlikte kullanıldığında cümleye ‘’-den dışarı’’ anlamını verir.

I am coming out of the hospital. (ay em kaming aut ov dı: ‘hospitıl) : Hastaneden dışarı geliyorum.

The boy is walking out of the house. (dı: boy iz wo:king aut ov dı: haus) : Çocuk (erkek) evden dışarı yürüyor.

My mother is going out of the kitchen. (may ‘ma iz gouing  ov dı: ‘kiçın) : Annem mutfaktan dışarı gidiyor.

We’ll walk out of the park. (wi:l wo:k aut ov dı: pa:k) : Parktan dışarı yürüyeceğiz.

 

some of (sam ov)

‘’birkaç’’ anlamına geldiğini öğrendiğimiz ‘’some’’ sözcüğü ‘’of’’ edatı ile kullanıldığında ‘’birkaçı, bir kısmı’’ anlamına gelir.

Some of the apples in the basket. (sam ov dı: ‘epılz a: in dı: ‘ba:skit) : Elmaların bir kısmı sepettedir.

Some of the pencils are on the desk. (sam ov dı: ‘pensılz a: on dı: desk) : Kalemlerin bir kısmı sıranın üstündedir.

I eat some of the butter. (ay i:t sam ov dı: ‘batı) : Tereyağının bir kısmını yerim.

She eats some of the sugar. (şi: i:ts sam ov dı: ‘şugı) : O (bayan) şekerin bir kısmını yer.

 

far from (fa: from)

Sözlükte ‘’uzak, uzakta, uzağa’’ anlamlarına gelen ‘’for’’ sözcüğü ‘’from’’ edatı ile kullanıldığında cümleye ‘’-den uzakta’’ anlamını verir.

Our house is far from the park. (‘auı haus iz fa: from dı: pa:k) : Evimiz parktan uzaktadır.

Istanbul is far from Hatay. (İstanbul iz fa: from Hatay) : İstanbul Hataydan uzaktır.

Their hotel is far from our hotel. (deı hou’tel iz fa: from ‘auı hou’tel) : Onların oteli bizim otelden uzaktır.

The dogs are far from the garden. (dı: dogs a: fa: from dı: ‘ga:dın) : Köpekler bahçeden uzaktır.

 

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

am (em) : -ım, -im, -um, -üm

apple (‘epıl) : elma

are (a:) : -dırlar

basket (‘ba:skit) : sepet

boy (boy) : erkek çocuk

bus (bas) : otobüs

butter (‘batı) : tereyağı

desk (desk) : sıra

dog (dog) : köpek

far (fa:) : uzak

father (‘fa:) : baba

for (fo:) : için

from (from) : -den, -dan

garden (‘ga:dın) : bahçe

he (hi:) : o (erkek)

his (hiz) : onun (erkek)

hospital (‘hospitıl) : hastane

hotel (hou’tel) : otel

house (haus) : ev

I (ay) : ben

in (in) : içinde

is (iz) : -dır, -dir, -dur, dür

kitchen (‘kiçın) : mutfak

mother (‘ma) : anne

my (may) : benim

near (niı) : yanında, yakınında, -de, -da

of (ov) : -nın

on (on) : üstünde, üzerinde, -de, -da

our (‘auı) : bizim

out (aut) : dışarı, dışarıya, dışarıda

park (pa:k) : park

pencil (‘pensıl) : kalem

she (şi:) : o (bayan)

shall (şel) : -acak, -ecek

some (sam) : birkaç, biraz

sugar (‘şugı) : şeker

teacher (‘ti:çı) : öğretmen

the (dı:) : Türkçe çevirisi yoktur. Önüne geldiği ismin belirli, bilinen olduğunu gösterir.)

their (deı) : onların

they (dey) : onlar

to come (tu kam) : gelmek

to eat (tu: i:t) : yemek

to go (tu gou) : gitmek

to wait (tu weyt) : beklemek

to walk (tu wo:k) : yürümek

wall (wo:l) : duvar

we (wi:) : biz

you (yu:) : sen/siz

 

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 47

1. ‘’The teacher is waiting for the student.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

2. ‘’ They’ll walk out of the park.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

3. ‘’Some of the oranges on the table.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

4. ‘’ İzmir Hakkariden uzaktadır.’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

5. ‘’She is waiting in front of the door.’’ cümlesi ile ‘’She is waiting for her friend.’’ cümlesi arasındaki farkı açıklayınız.

 

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  46’' nın cevapları:

1.

always: daima, hep, her zaman

sometimes: ara sıra, bazen

often: sık sık

usually: çoğunlukla, genellikle

 

2. ‘’He usually goes to the cinema.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’O (erkek) genellikle sinemaya gider.’’ cümlesidir.

 

3. ‘’They often write the letters.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’ Onlar sık sık mektuplar yazarlar.’’ cümlesidir.

 

4. ‘’Amy ve David genellikle çok soru sorar.’’ cümlesinin İngilizce çevirisi ‘’Amy and David ask a lot of questions.’’ cümlesidir.

 

5. ‘’My sister sometimes goes to the park with her friends.’’