BAZI SORU SÖZCÜKLERİ VE SORU KALIPLARI

Bu derste İngilizcede sık kullanılan bazı soru sözcüklerini ve soru kalıplarını göreceğiz. Şimdi  bunları tek tek inceleyelim.

 

When?

Bu soru sözcüğü ‘’ne zaman’’ anlamına gelir.

When do you come here? (wen du: yu: kam hiı) : Buraya ne zaman gelirsin?

When does Alex go to the school? (wen daz 'eliks gou tu dı: sku:l) : Burak ne zaman okula gider?

 

How often?

Bu soru kalıbı ‘’kaç defa, ne kadar sıklıkla’’ anlamına gelir.

How often do you eat? (hau ‘ofın du: yu: i:t) : Kaç defa yersin?

How often does he read the newspaper? (hau ‘ofın daz hi: ri:d dı: ‘nyu:speypı) : Ne kadar sıklıkla gazete okur?

 

Who

Bu soru sözcüğü ‘’kim’’ anlamına gelir.

Who are you? (hu: a: yu:) : Siz kimsiniz?

Who is he? (hu: iz hi:) : O (erkek) kim?

 

What time?

Bu soru kalıbı ‘’saat kaçta, ne vakit’’ anlamına gelir.

What time do you drink tea? (wot taym du: yu: drink ti:) : Çayı saat kaçta içersin?

What time does she come? (wot taym daz şi: kam) : O (bayan) saat kaçta gelir?

 

BU DERSTE ÖĞRENİLECEK DEYİMLER

 

to shut up (tu şat ap) : Susmak, sesini kesmek

Shut up! and go to the garden. (şat ap end gou tu dı: ‘ga:dın) : Sesini kes ve bahçeye git.

 

What’s the matter? (wots dı: ‘metı) : Ne oldu? Ne var?

What’s the matter? Do you like it? (wots dı: ‘metı du: yu: layk it) : Ne oldu? Onu beğenmez misin?

 

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

are (a:) : -dırlar

do (du:) : yapmak, etmek, geniş zaman soru sözcüğü

does (daz) : yapmak, etmek,  geniş zaman soru sözcüğü

he (hi:) : o (erkek)

here (hiı) : buraya, burada

how often (hau ‘ofın) : kaç defa, ne kadar sıklıkla

is (iz) : -dır, -dir, -dur, -dür

newspaper (‘nyu:speypı) : gazete

she (şi:) : o (bayan)

school (sku:l) : okul

tea (ti:) : çay

the (dı:) : Türkçe çevirisi yoktur. Önüne geldiği ismin belirli, bilinen olduğunu gösterir.

to (tu) : -ye, -ya

to come (tu kam) : gelmek

to drink (tu drink) : içmek

to eat? (tu i:t) : yemek

to go (tu gou) : gitmek

to read (tu ri:d) : okumak

what time (wot taym) : saat kaçta? , ne vakit?

when (wen) : ne zaman?

who (hu:) : kim?

you (yu:) : sen /siz

 

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 48

1. Aşağıdaki soru sözcüklerinin/ soru kalıplarının anlamlarını karşılarına yazınız.

Who? :

When? :

What time? :

How often? :

 

2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere ‘’when, how often, who, what time’’ soru sözcüklerinden/soru kalıplarından uygun olanını/olanlarını yazınız.

……. do you go the theatre?

……. are you?

……. does it come here?

…….  do you write the letters?

 

3. ‘’Who am I?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

4. ‘’What time do you go to the school?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

5. ‘’O (bayan) ne kadar sıklıkla yemek yer?’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  47’' nin cevapları:

 

1. ‘’The teacher is waiting for the student.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’ Öğretmen öğrenciyi bekliyor.’’ cümlesidir.

 

2. ‘’They’ll walk out of the park.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’ Onlar parktan dışarı yürüyecekler.’’ cümlesidir.

 

3. ‘’Some of the oranges on the table.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’Portakalların bir kısmı masanın üstündedir.’’ cümlesidir.

 

4. ‘’ İzmir Hakkariden uzaktadır.’’ cümlesinin İngilizce çevirisi ‘’Izmir is far from Hakkari.’’ cümlesidir.

 

5. ‘’She is waiting in front of the door.’’ cümlesinde bir kişi veya bir şeyi bekleme anlamı yokken,  ‘’She is waiting for her friend.’’ cümlesinde bir kimseyi bekleme anlamı vardır.

 

 

BAZI ÖNEMLİ YAPILAR

Bu dersimizde İngilizcede sık kullanılan bazı önemli yapılara değineceğiz. Şimdi bu yapıları örneklerle tek tek açıklayalım.

 

to wait for (tu weyt fo:)

‘’to wait’’ fiilinin Türkçesi ‘’beklemektir.’’ Şayet bu fiil bir şeyi veya bir kimseyi beklemeyi anlatmak için kullanılırsa ‘’for’’ edatı ile birlikte kullanılır.

They are waiting near the wall. (dey a: weyting niı dı: wo:l) : Onlar duvarın yanında bekliyor. (Bir şeyi, bir kimseyi bekleme anlamı yok)

They are waiting for Doris. (dey a: weyting fo: 'doris) : Onlar Dorisi mi bekliyorlar. (Birini  bekleme anlamı var)

I am waiting for the teacher. (ay em weyting fo: dı: ‘ti:çı) : Öğretmeni bekliyorum.

Are you waiting for Amy? (a: yu: weyting fo: 'eymi) : Amy'yi mi bekliyorsun?

Benjamin waits for his father. ('bencımin weyts fo: hiz ‘fa:) : Benjamin babasını bekler.

He waits for the bus. (hi: weyts fo: dı: bas) : O (erkek) otobüsü bekler.

 

out of (aut ov)

Sözlükte ‘’dışarı, dışarıya, dışarıda’’ anlamlarına gelen ‘’out’’ edatı ‘’of’’ edatı ile birlikte kullanıldığında cümleye ‘’-den dışarı’’ anlamını verir.

I am coming out of the hospital. (ay em kaming aut ov dı: ‘hospitıl) : Hastaneden dışarı geliyorum.

The boy is walking out of the house. (dı: boy iz wo:king aut ov dı: haus) : Çocuk (erkek) evden dışarı yürüyor.

My mother is going out of the kitchen. (may ‘ma iz gouing  ov dı: ‘kiçın) : Annem mutfaktan dışarı gidiyor.

We’ll walk out of the park. (wi:l wo:k aut ov dı: pa:k) : Parktan dışarı yürüyeceğiz.

 

some of (sam ov)

‘’birkaç’’ anlamına geldiğini öğrendiğimiz ‘’some’’ sözcüğü ‘’of’’ edatı ile kullanıldığında ‘’birkaçı, bir kısmı’’ anlamına gelir.

Some of the apples in the basket. (sam ov dı: ‘epılz a: in dı: ‘ba:skit) : Elmaların bir kısmı sepettedir.

Some of the pencils are on the desk. (sam ov dı: ‘pensılz a: on dı: desk) : Kalemlerin bir kısmı sıranın üstündedir.

I eat some of the butter. (ay i:t sam ov dı: ‘batı) : Tereyağının bir kısmını yerim.

She eats some of the sugar. (şi: i:ts sam ov dı: ‘şugı) : O (bayan) şekerin bir kısmını yer.

 

far from (fa: from)

Sözlükte ‘’uzak, uzakta, uzağa’’ anlamlarına gelen ‘’for’’ sözcüğü ‘’from’’ edatı ile kullanıldığında cümleye ‘’-den uzakta’’ anlamını verir.

Our house is far from the park. (‘auı haus iz fa: from dı: pa:k) : Evimiz parktan uzaktadır.

Istanbul is far from Hatay. (İstanbul iz fa: from Hatay) : İstanbul Hataydan uzaktır.

Their hotel is far from our hotel. (deı hou’tel iz fa: from ‘auı hou’tel) : Onların oteli bizim otelden uzaktır.

The dogs are far from the garden. (dı: dogs a: fa: from dı: ‘ga:dın) : Köpekler bahçeden uzaktır.

 

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

am (em) : -ım, -im, -um, -üm

apple (‘epıl) : elma

are (a:) : -dırlar

basket (‘ba:skit) : sepet

boy (boy) : erkek çocuk

bus (bas) : otobüs

butter (‘batı) : tereyağı

desk (desk) : sıra

dog (dog) : köpek

far (fa:) : uzak

father (‘fa:) : baba

for (fo:) : için

from (from) : -den, -dan

garden (‘ga:dın) : bahçe

he (hi:) : o (erkek)

his (hiz) : onun (erkek)

hospital (‘hospitıl) : hastane

hotel (hou’tel) : otel

house (haus) : ev

I (ay) : ben

in (in) : içinde

is (iz) : -dır, -dir, -dur, dür

kitchen (‘kiçın) : mutfak

mother (‘ma) : anne

my (may) : benim

near (niı) : yanında, yakınında, -de, -da

of (ov) : -nın

on (on) : üstünde, üzerinde, -de, -da

our (‘auı) : bizim

out (aut) : dışarı, dışarıya, dışarıda

park (pa:k) : park

pencil (‘pensıl) : kalem

she (şi:) : o (bayan)

shall (şel) : -acak, -ecek

some (sam) : birkaç, biraz

sugar (‘şugı) : şeker

teacher (‘ti:çı) : öğretmen

the (dı:) : Türkçe çevirisi yoktur. Önüne geldiği ismin belirli, bilinen olduğunu gösterir.)

their (deı) : onların

they (dey) : onlar

to come (tu kam) : gelmek

to eat (tu: i:t) : yemek

to go (tu gou) : gitmek

to wait (tu weyt) : beklemek

to walk (tu wo:k) : yürümek

wall (wo:l) : duvar

we (wi:) : biz

you (yu:) : sen/siz

 

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 47

1. ‘’The teacher is waiting for the student.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

2. ‘’ They’ll walk out of the park.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

3. ‘’Some of the oranges on the table.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

4. ‘’ İzmir Hakkariden uzaktadır.’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

5. ‘’She is waiting in front of the door.’’ cümlesi ile ‘’She is waiting for her friend.’’ cümlesi arasındaki farkı açıklayınız.

 

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  46’' nın cevapları:

1.

always: daima, hep, her zaman

sometimes: ara sıra, bazen

often: sık sık

usually: çoğunlukla, genellikle

 

2. ‘’He usually goes to the cinema.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’O (erkek) genellikle sinemaya gider.’’ cümlesidir.

 

3. ‘’They often write the letters.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’ Onlar sık sık mektuplar yazarlar.’’ cümlesidir.

 

4. ‘’Amy ve David genellikle çok soru sorar.’’ cümlesinin İngilizce çevirisi ‘’Amy and David ask a lot of questions.’’ cümlesidir.

 

5. ‘’My sister sometimes goes to the park with her friends.’’

WHICH

‘’Hangi’’ anlamına gelen soru sözcüğüdür. Cümle içindeki kullanımı ‘’whose’’ soru sözcüğüne benzer.

 

which bridge (wiç bric) : hangi köprü?

which boy (wiç  boy) : hangi çocuk (erkek)?

which pencil (wiç  ‘pensıl) : hangi kalem?

 

Örnekler:

Which bridge is long? (wiç bric iz long) : Hangi köprü uzundur?

Which boy is your brother? (wiç boy iz yo: ‘bra) : Hangi çocuk (erkek) senin erkek kardeşindir?

Which cats are runnig to the house? (wiç kets a: raning tu dı: haus) : Hangi kediler eve koşuyor?

Which hotel is on the right of the street? (wiç hou’tel iz on dı: rayt ov dı: stri:t)  :Hangi otel caddenin sağındadır?

Which magazine do we read? (wiç ‘megı’zi:n  du:  wi: ri:d) : Hangi dergiyi okuruz?

Which girl has a blue skirt? (wiç gö:l hez ı blu: skö:t) : Hangi kızın mavi bir eteği var?

Which rulers are short? (wiç ‘ru:lız a: şo:t) : Hangi cetveller kısadır?

 

BU DERSTE ÖĞRENİLECEK DEYİMLER

Come on! (kam on) : Haydi!

Come on! Write your name. (kam on! rayt yo: neym) : Haydi! İsmini yaz.

 

So – so (sou – sou) : İdare eder.

Alex :  How’s it going? (hauz it gouing) : Nasıl gidiyor?

Clare:  So –so (sou – sou ) : İdare eder.

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

a (ı) : bir, herhangi bir

are (a:) : -dırlar, -dirler, -durlar, -dürler

blue (blu:) : mavi

boy (boy) : erkek çocuk

bridge (bric) : köprü

brother (‘bra) : erkek kardeş

cat (ket) : kedi

do (du:) : Geniş zaman soru sözcüğü

girl (gö:l) : kız

has (hez) : var, sahip olmak

hotel (hou’tel) : otel

house (haus) : ev

is (iz) : -dır, -dir, -dur, -dür

long (long) : uzun

magazine (‘megı’zi:n) : dergi

of (ov) : -nın

on (on) : üstünde, üstüne, üzerinde, -de, -da

pencil (‘pensıl) : kalem

right (rayt) : sağ

ruler (‘ru:lı) : cetvel

short (şo:t) : kısa

skirt (skö:t) : etek

street (stri:t) : cadde

the (dı:) : Türkçe çevirisi yoktur. Önüne geldiği ismin belirli, bilinen olduğunu gösterir.

to (tu) : -ye, -ya

to read (tu ri:d) : okumak

to run (tu ran) : koşmak

we (wi:) : biz

which (wiç) : hangi?

your (yo:) : senin / sizin

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 45

 

1. ‘’Which bag is near the wall?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

2. ‘’Which students are walking in the garden?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

3. ‘’Which boy has a new key?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

4. ‘’Hangi köprü kısadır?’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

5. ‘’Hangi hastane caddenin kuzeyindedir?’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

 

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  44' ün cevapları:

1.

I haven’t three cars.

We haven’t a piano.

It hasn’t a big head.

Our teacher hasn’t a blue skirt.

 

2.

Have they a chalk?

Have I five brothers?

Have you a new tie?

Has the girl some sugar?

 

3.

have not (hev not) : haven’t (hevınt)

has not (hez not) : hasn’t (hezınt)

 

4.  ‘’Have you a blue pencil?’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’Senin mavi bir kalemin var mı?’’ cümlesidir.

 

5. ‘’Senin küçük bir köpeğin var mı?’’ cümlesinin İngilizce çevirisi ‘’Have you a small cat?’’ cümlesidir.

SIKLIK BİLDİREN SÖZCÜKLER

İngilizcede ‘’always, often, sometimes, usually’’ gibi sözcükler çok sık kullanılır. Bu sözcükler yapılan bir eylemin tekrarlandığını bildirir ve cümlede özne ile fiil arasında yer alır.

 

always (‘o:lweyz) : daima, hep, her zaman

often (‘ofın) : sık sık

sometimes (‘samtaymz) : ara sıra, bazen

usually (‘yu:juıli) : çoğunlukla, genellikle

 

Örnekler:

I always walk to the school with my friends. (ay ‘o:lweyz wo:k tu dı: sku:l wid may frends) : Arkadaşımla daima okula yürürüm.

You sometimes come late. (yu: ‘samtaymz kam leyt) : Bazen geç gelirsin.

He often goes to the gym. (hi:  ‘ofın gouz tu dı: cim) : O (erkek) sık sık jimnastik salonuna gider.

She usually cleans the windows. (şi: ‘yu:juıli  kli:nz  dı:  ‘windouz) : O (bayan) genellikle pencereleri temizler.

We always ask questions. (wi:  ‘o:lweyz ask ‘kwesçınz) : Biz daima sorular sorarız.

They often drink tea. (dey ‘ofın drink ti:) : Onlar sık sık çay içerler.

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

 

always (‘o:lweyz) : daima, hep, her zaman

friend (frend) : arkadaş

gym (cim) : jimantistik salonu

he (hi:) : o (erkek)

I (ay) : ben

late (leyt) : geç

my (may) : benim

often (‘ofın) : sık sık

school (sku:l) : okul

she (şi:) : o (bayan)

sometimes (‘samtaymz) : ara sıra, bazen

tea (ti:) : çay

the (dı:) : Türkçe çevirisi yoktur. Önüne geldiği ismi belirli, bilinen yapar.

they (dey) : onlar

to (tu) : -ye, -ya

to ask (tu ask) : sormak

to clean (tu kli:n) : temizlemek

to come (tu kam) : gelmek

to drink (tu drink) : içmek

to go (tu gou) : gitmek

to walk (tu wo:k) : yürümek

question (‘kwesçın) : soru

usually (‘yu:juıli) : çoğunlukla, genellikle

we (wi:) : biz

window (‘windou) : pencere

with (wid) : ile, beraber

you (yu:) : sen / siz

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 46

1. Aşağıdaki kelimelerin Türkçelerini karşılarına yazınız.

always:

sometimes:

often:

usually:

 

2. ‘’He usually goes to the cinema.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

3. ‘’They often write the letters.’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

4. ‘’Amy ve David genellikle çok soru sorar.’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

5. ‘’My sister sometime go to the park with his friends.’’ cümlesinde yapılan hataları tespit ediniz ve doğrusunu yazınız.

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  45’' in cevapları:

 

1. ‘’Which bag is near the wall?’’ cümlesinin Türkçe çevirisi  ‘’Hangi çanta duvarın yanındadır?’’ cümlesidir.

 

2. ‘’Which students are walking in the garden?’’ cümlesinin Türkçe çevirisi  ‘’Hangi öğrenciler bahçede yürüyor?’’ cümlesidir.

 

3. ‘’Which boy has a new key?’’ cümlesinin Türkçe çevirisi ‘’Hangi çocuğun (erkek) yeni bir anahtarı var? cümlesidir.

 

4. ‘’Hangi köprü kısadır?’’ cümlesinin İngilizce çevirisi ‘’Which bridge is short?’’ cümlesidir.

 

5. ‘’Hangi hastane caddenin kuzeyindedir?’’ cümlesinin İngilizce çevirisi  ‘’Which hospital is in the north of the street?’’ cümlesidir.

‘’HAVE / HAS’’ İLE OLUMSUZ VE SORU CÜMLESİ KURMA

İçinde ‘’have/has’’ sözcükleri olan bir cümleyi olumsuz yapmak için bu sözcüklerden sonra ‘’not’’ getirmek yeterlidir.

 

have not (hev not) : haven’t (hevınt)

has not (hez not) : hasn’t (hezınt)

 

Örnekler:

I haven’t two papers. (ay hevınt tu: ‘peypız) : İki kağıdım yok.

The student hasn’t a chalk. (dı: ‘styu:dınt hezınt ı ço:k) : Öğrencinin bir tebeşiri yok.

You haven’t a piano. (yu: hevınt ı pi’enou) : Bir piyanom yok.

It hasn’t big head. (it hezınt big hed) : Büyük başı yok.

We haven’t any cars. (wi: hevınt ‘eni ka:z) : Hiç arabamız yok.

They haven’t any brothers. (dey hevınt ‘eni ‘braz) : Hiç erkek kardeşleri yok.

My mother hasn’t a skirt. (may ‘ma hezınt ı skö:t) : Annemin bir eteği yok.

 

İçinde ‘’have/has’’ sözcükleri olan bir cümleyi soru cümlesi yapmak için bu sözcükler cümlenin başına getirilir.

 

Örnekler:

Have I a book? (hev ay ı buk) : Bir kitabım var mı?

Have you a sister? (hev yu: ı ‘sistı) : Bir kız kardeşin var mı?

Has he a small cat? (hez hi: smo:l ket) : Küçük bir kedisi var mı?

Has the boy a new tie? (hez dı: boy ı niu tay) : Çocuğun (erkek) yeni bir kravatı var mı?

Have we any sugar? (hev wi: ‘eni ‘şugı) : Hiç şekerimiz var mı?

Have they a new bicycle? (hev dey ı niu ‘baysikıl) : Yeni bir bisikletleri var mı?

 

BU DERSTE GEÇEN SÖZCÜKLER

a (ı) : bir, herhangi bir

any (‘eni) : hiç

bicycle (‘baysikıl) : bisiklet

big (big) : büyük

book (buk) : kitap

boy (boy) : erkek çocuk

brothers (‘bra) : erkek kardeş

car (ka:) : araba

chalk (ço:k) : tebeşir

cat (ket) : kedi

have (hev) : var, sahip olmak

has (hez) : var, sahip olmak

haven’t (hevınt) : yok, sahip değil

hasn’t (hezınt) : yok, sahip değil

he (hi:) : o (erkekler için)

head. (hed) : baş, kafa

I (ay) : ben

it (it) : o (cansız ve hayvanlar için)

mother (‘ma) : anne

my (may) : benim

new (niu) : yeni

paper (‘peypı) : lağıt

piano. (pi’enou) : piyano

sister (‘sistı) : kız kardeş

skirt (skö:t) : etek

small (smo:l) : küçük

student (‘styu:dınt) : öğrenci

sugar (‘şugı) : şeker

the (dı:) : Türkçe çevirisi yok. Önüne geldiği ismi belirli, bilinen yapar.

they (dey) : onlar

tie (tay) : kravat

two (tu:) : iki

we (wi:) : biz

you (yu:) : sen / siz

 

ALIŞTIRMA SORULARI – 44

1. Aşağıdaki cümleleri olumsuz yapınız.

I have three cars.

We have a piano.

It has a big head.

Our teacher has a blue skirt.

 

2. Aşağıdaki cümleleri soru cümlesi yapınız.

They have a chalk.

I have five brothers.

You have a new tie.

The girl has some sugar.

 

3. ‘’have’’ ile ‘’has’’ sözcüklerinin olumsuz hallerini ve kısaltılmış hallerini yazınız.

4. ‘’Have you a blue pencil?’’ cümlesinin Türkçe çevirisini yazınız.

5. ‘’Senin küçük bir köpeğin var mı?’’ cümlesinin İngilizce çevirisini yazınız.

 

Önceki Derste Yer Alan ''Alıştırma Soruları -  43' ün cevapları:

 

1. ‘’We have a blue tie.’’ cümlesinin Türkçe çevirisi  ‘’Mavi kravatımız var.’’ cümlesidir.

 

2. ‘’Benim kısa kollarım var.’’ cümlesinin İngilizce çevirisi  ‘’I have the short arms.’’ cümlesidir.

 

3. ‘’There are three rulers on the desk.’’ cümlesinde üç cetvelin sıra üstünde yer aldığı, bulunduğu anlamı varken,  ‘’They have three rulers.’’ cümlesinde onların üç cetvele sahip olduğu anlamı vardır.

 

4.

It has black ears. (it hez ‘blek iı:z) : Siyah kulakları var.

You have a lot of shoes. (yu: hev ı lot ov şu:z) : Çok ayakkabın var.

 

5.

I have five magazines.

You have a short ruler.

They have two new ties.

 

He has three sisters.

She has a long ear.

It has a big head.